Mehir, İslam hukukunda evlilik sözleşmesiyle birlikte erkeğin kadına vermeyi taahhüt ettiği mal, para ya da kıymetli bir değeri ifade eder. Bu değer, evlenmenin geçerli bir unsurudur ve kadının evlilik birliği içinde ekonomik güvenceye sahip olmasını amaçlar. Mehir, Kur’an-ı Kerim’de “sadak” olarak geçer ve evliliğin önemli bir unsuru olarak değerlendirilir.
Günümüzde mehir, dini nikah kıyılırken taraflar arasında yapılan sözlü veya yazılı bir taahhütle gündeme gelir. Türk Medeni Kanunu’nda doğrudan mehir terimi yer almasa da, taraflar arasındaki özel sözleşmeler kapsamında hukuk düzeni içinde değerlendirilebilir. Bu sebeple mehir, hem dini hem de hukuki açıdan dikkatle ele alınması gereken bir konudur.
Mehir Hangi Hukuki Dayanağa Sahiptir?
Mehirin asıl kaynağı İslam hukukudur. Kur’an’ın Nisa Suresi 4. ayetinde geçen “Kadınlara mehirlerini gönül rızasıyla verin” ifadesi, mehirin meşruiyetinin temelidir. Bu bağlamda mehir, dini açıdan bağlayıcı ve kadının hakkı olarak tanımlanır.
Türk hukukunda ise mehir, doğrudan düzenlenmiş bir kurum değildir. Ancak eşler arasında yapılan yazılı mehir anlaşmaları, Borçlar Hukuku çerçevesinde bir alacak hakkı doğurabilir. Bu anlaşmalar geçerli bir borç ilişkisi oluşturduğu için, taraflar arasında bağlayıcı olur ve gerektiğinde mahkeme önünde ileri sürülebilir. Özellikle yazılı şekilde yapılmış mehir anlaşmaları, ispat açısından büyük önem taşır.
Mehir Ne Zaman Talep Edilebilir?
Mehir, taraflar arasında belirlenen şartlara göre değişmekle birlikte, genellikle iki şekilde talep edilebilir: evliliğin başlamasıyla birlikte ya da evliliğin sona ermesiyle birlikte. Eğer peşin mehir söz konusuysa, kadın bu hakkını evlenmeden önce ya da nikâh sırasında talep edebilir. Vadeli mehir ise, boşanma ya da ölüm gibi evliliğin sona erdiği durumlarda talep konusu olur.
Kadının mehri talep edebilmesi için evlilik birliğinin hukuken ya da dini açıdan geçerli şekilde kurulmuş olması gerekir. Mehir hakkı, yalnızca dini bir teamül değil, taraflar arasında yapılmış bir borç ilişkisine dayanıyorsa, hukuken de geçerli olur ve icra takibi veya dava yoluyla tahsil edilebilir.
Mehirin Türleri Nelerdir?
İslam hukukunda mehirin başlıca iki türü vardır: peşin mehir ve vadeli mehir. Bu ayrım, mehirin ne zaman ödeneceğini ve nasıl talep edileceğini belirler. Her iki tür de kadının ekonomik güvenliğini sağlama amacı taşır, ancak uygulanış biçimleri farklıdır.
Peşin Mehir
Peşin mehir, evlenmeden önce ya da nikâh anında kadına ödenmesi gereken meblağdır. Kadın, bu meblağı talep etmeden evlilik gerçekleşmemelidir; aksi hâlde bu, mehirin ihlali anlamına gelir. Günümüzde bazı aileler nikâh sırasında altın, bilezik veya belirli miktarda para verilmesini peşin mehir olarak belirlemektedir. Eğer evlilik gerçekleşmeden ayrılık yaşanırsa, bu peşin mehir kadının hakkı olmaktan çıkar.
Vadeli Mehir
Vadeli mehir, evlilik devam ederken değil, ancak boşanma ya da ölüm gibi evliliğin sona erdiği durumlarda kadına ödenmesi gereken bir haktır. Çoğu zaman “ölüm mehri” olarak da adlandırılır. Taraflar evlilik sırasında bu tür bir mehire ilişkin sözleşme yapmışlarsa, kadının boşanma hâlinde bu hakkı doğar. Ancak ispat açısından yazılı beyanların önemi büyüktür.
Mehir Davası Nasıl Açılır?
Mehir alacağı, yazılı bir taahhüde dayanıyorsa, bu taahhüdün yerine getirilmemesi hâlinde alacak davası olarak açılır. Bu tür davalar, aile mahkemesinde ya da niteliğine göre asliye hukuk mahkemesinde görülür. Kadın, mehri yazılı olarak ispat edebilirse, mahkeme alacak davası çerçevesinde değerlendirme yapar.
Davayı açacak kişinin mehir alacağına dair belge, tanık beyanı veya açık taahhüt içeren mesaj, mektup gibi deliller sunması gerekir. Mehir sözlü olarak kararlaştırılmış olsa dahi, tanıkla ispat mümkündür ancak yazılı belge kadar güçlü sayılmaz. Dava sonucunda mahkeme, taraflar arasında yapılan anlaşmanın geçerliliğini tespit ederse, mehir alacağına hükmedebilir ve tahsilat süreci başlatılır.
Boşanma Halinde Mehir Hakkı Devam Eder mi?
Evet, boşanma hâlinde mehir hakkı çoğu durumda devam eder. Özellikle vadeli mehir söz konusuysa, evlilik sona erdiğinde kadın bu hakkını talep edebilir. Mehir, boşanma sürecinde tazminat ya da nafaka gibi taleplerden ayrı bir hak niteliğindedir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, evliliğin süresi ve hangi tarafın kusurlu olduğudur. Mehirin ödenmesi, genel olarak kusura bakılmaksızın talep edilebilse de bazı durumlarda mahkeme, hakkaniyet ölçüsünde değerlendirme yapabilir. Örneğin, kadının ağır kusurlu olması hâlinde mehir hakkı tartışmalı hale gelebilir. Yine de taraflar arasında açık bir anlaşma varsa, bu hüküm esas alınır.