Trafik kazasından sonra araçta meydana gelen maddi hasarın onarılması kadar, aracın ikinci el değerinin düşmesinden doğan değer kaybı da tazmin edilebilir. Ancak bu süreçte birçok kişi, haklarını tam olarak alamamakta veya başvuruları reddedilmektedir. Bunun temel nedeni, değer kaybı tazminatına ilişkin süreçte yapılan yaygın hatalardır. Aşağıda bu hatalar tek tek ele alınmıştır.
Zamanında Başvuru Yapılmaması
Değer kaybı tazminatı talebinde bulunmak için belirli bir yasal süre vardır. Genellikle bu süre, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 2 yıl olarak uygulanır. Ancak bazı durumlarda bu süre, kazanın ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren başlar ve 5 yıla kadar uzayabilir.
Uygulamada pek çok kişi, dava veya başvuru süresini geçirdikten sonra hakkını aramaya çalışmakta ve zaman aşımı nedeniyle talepleri reddedilmektedir. Bu yüzden, kaza sonrası maddi hasar tespiti yapıldıktan hemen sonra değer kaybı başvurusu yapılmalıdır. Ne kadar erken başvuru yapılırsa, belge ve delillerin sağlıklı şekilde toparlanması da o kadar kolay olur.
Eksik veya Yanlış Belgelerle Başvuru
Sigorta şirketlerine ya da mahkemeye yapılan değer kaybı başvurularında eksik bilgi ve belgeler en sık görülen hata kaynaklarından biridir. Başvuru sırasında şu belgelerin eksiksiz ve doğru şekilde sunulması gereklidir:
- Trafik kaza tespit tutanağı
- Hasar fotoğrafları
- Aracın ruhsat fotokopisi
- Ekspertiz raporu veya servis faturası
- Değer kaybı bilirkişi raporu (varsa)
Bu belgelerden herhangi birinin eksik olması, başvurunun değerlendirilmeden reddedilmesine neden olabilir. Ayrıca araç ruhsatında isim uyuşmazlıkları ya da kazaya dair bilgilerdeki çelişkiler de süreci olumsuz etkiler. Tüm belgelerin doğru ve güncel bilgilerle hazırlanması gerekir.
Kaza Kusur Oranının Göz Ardı Edilmesi
Değer kaybı tazminatında kusur oranı, tazminat hakkının belirlenmesinde en kritik unsurlardan biridir. Kaza sırasında tam kusurlu olan taraf, değer kaybı tazminatı alamaz. Ancak kısmen kusurlu olan bir taraf, sadece karşı tarafın kusur oranı kadar değer kaybı talep edebilir.
Bazı araç sahipleri, kusur oranları belirlenmeden doğrudan başvuru yapar. Oysa trafik kazası tespit tutanağında ve ilgili sigorta kayıtlarında bu oranlar net olarak yer almalıdır. Kusur oranı netleşmeden yapılan başvurular ya reddedilir ya da eksik tazminatla sonuçlanır. Bu nedenle başvuru öncesi kusur dağılımı titizlikle incelenmeli ve mümkünse yeniden değerlendirme talep edilmelidir.
Araç Bilirkişi Raporunun Dikkate Alınmaması
Değer kaybı hesaplamasında bilirkişi raporu, tazminatın gerçekçi ve adil şekilde belirlenmesi açısından büyük önem taşır. Ancak birçok başvuru sahibi, bu raporu ya hazırlatmaz ya da yeterince profesyonel bir değerlendirme almadan başvuru yapar.
Bilirkişi raporu, aracın yaşı, kilometresi, hasarın niteliği, piyasa değeri ve onarım geçmişi gibi unsurları dikkate alarak hesaplama yapar. Bu raporun bulunmadığı dosyalar, sigorta şirketleri veya mahkemeler nezdinde ikna edici kabul edilmez. Doğru hazırlanmış bir bilirkişi raporu, hem başvurunun olumlu sonuçlanma ihtimalini artırır hem de daha yüksek tazminat alınmasına katkı sağlar.
Sigorta Şirketinin İlk Teklifini Kabul Etmek
Sigorta şirketleri, çoğu zaman değer kaybı taleplerinde ilk etapta düşük teklifler sunar. Bu teklif, gerçek değer kaybını karşılamaktan uzak olabilir. Ancak birçok araç sahibi, zaman kaybetmemek veya prosedürle uğraşmamak adına bu düşük miktarı kabul eder.
Bu, uzun vadede önemli bir maddi kayba yol açabilir. Bu nedenle ilk teklif geldiğinde mutlaka bir uzmanla görüşülmeli, varsa bilirkişi raporu ile teklif karşılaştırılmalı ve gerekirse itiraz edilerek yeni değerlendirme istenmelidir. Sigorta Tahkim Komisyonu veya dava yolu da, haksız düşük tekliflere karşı etkili çözüm yollarıdır.