İstinaf, ilk derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararların bir üst mahkemede hem hukuki hem de maddi açıdan yeniden incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur. İstinaf, özellikle Avrupa hukuk sistemlerinde yaygın olan çift dereceli yargılama ilkesine dayanmaktadır. Türkiye’de bu sistem, 2004 yılında yürürlüğe giren 5235 sayılı Kanun ile hukuk sistemimize girmiş ve 20 Temmuz 2016 itibarıyla fiilen uygulanmaya başlanmıştır.
İstinaf, temyizden farklı olarak sadece hukuki değil, maddi vakıaları da inceleyebilir. Yani, dosyadaki delillerin değerlendirilmesi, tanık ifadelerinin yeniden gözden geçirilmesi, hatta gerektiğinde yeni deliller toplanarak yeniden yargılama yapılması mümkündür. Bu yönüyle, adil yargılanma hakkını güçlendiren ve yargılamada hataları minimuma indirmeyi amaçlayan bir denetim mekanizmasıdır.
İstinaf Mahkemesi Hangi Kararları İnceler?
İstinaf mahkemeleri, istinaf yoluna başvurulabilen ilk derece mahkemesi kararlarını hem şekil yönünden hem de esas yönünden inceler. Ceza yargılamasında, belirli bir sınırı geçen hapis cezaları veya adli para cezaları gibi kararlar istinaf denetimine tabidir. Hukuk yargılamasında ise, dava değerine göre belirlenen parasal sınırı aşan veya kanunen istisna tutulmamış kararlar istinaf incelemesine konu olabilir.
İstinaf mahkemesi, davanın usul kurallarına uygun yürütülüp yürütülmediğini, delillerin doğru değerlendirildiğini ve hükmün hukuka uygun olarak kurulup kurulmadığını değerlendirir. Ayrıca kararın dayandığı gerekçeler, hükmün mantıksal tutarlılığı ve yasa uygulamalarının doğruluğu da bu inceleme kapsamında yer alır.
İstinaf ve Temyiz Arasındaki Farklar Nelerdir?
İstinaf ve temyiz, her ikisi de bir üst mahkemeye başvurarak kararın denetlenmesini sağlayan kanun yolları olsa da kapsamları ve denetim biçimleri açısından birbirinden ayrılır. En temel fark, istinafın hem hukuki hem de maddi denetim, temyizin ise sadece hukuki denetim yapmasıdır. Yani, temyiz mahkemesi dosya üzerinden yalnızca hukuka aykırılık olup olmadığını değerlendirirken, istinaf mahkemesi olayları ve delilleri yeniden inceleyebilir.
Bir diğer fark, temyiz Yargıtay tarafından yapılırken, istinaf bölge adliye mahkemeleri tarafından gerçekleştirilir. Temyiz, genellikle istinaf aşamasından sonra gelen son denetim yoludur. Bu açıdan bakıldığında, istinaf kararlarının temyiz edilebilir olup olmadığı da ayrıca önem taşır. Örneğin, ceza yargılamasında 5 yılın altındaki hapis cezaları istinafa tabi olabilirken, temyize açık olmayabilir.
Hangi Kararlar İstinaf Yoluyla Bozulabilir?
İlk derece mahkemelerinin hem hukuka hem de maddi olgulara aykırı olarak verdiği kararlar istinaf yoluyla bozulabilir. Örneğin, yetersiz veya hatalı delillere dayanılarak verilen bir mahkûmiyet kararı, usul hükümlerine aykırı olarak yapılan yargılama süreçleri ya da yanlış hukuk kuralının uygulanması gibi durumlar istinaf gerekçesi oluşturabilir.
Bunun yanında, davanın taraflarından birinin savunma hakkının kısıtlanması, bilirkişi raporlarının tarafsız olmaması, tanıkların yeterince dinlenmemesi ya da dava dosyasındaki belgelerin doğru değerlendirilmemesi gibi eksiklikler de istinaf mahkemesinin kararı bozması için yeterli olabilir. Bölge adliye mahkemesi bu durumda, kararı kaldırarak yeniden yargılama yapılmasına karar verebilir veya kendisi doğrudan yeni bir hüküm kurabilir.
Ceza Davalarında İstinafa Kim Başvurabilir?
Ceza davalarında istinafa başvuru hakkı, hem sanık hem de müşteki (şikayetçi) dahil olmak üzere, davanın taraflarına tanınmıştır. Bunun dışında Cumhuriyet savcısı da istinaf yoluna başvurabilir. Sanığın lehine veya aleyhine olan kararlar için bu başvuru hakkı, belirli usul kurallarına ve süre sınırlarına bağlıdır.
Sanık, hakkında verilen mahkûmiyet kararının adil olmadığını düşünüyorsa istinafa gidebilir. Müşteki ise verilen cezanın yetersiz olduğunu ya da beraat kararı verildiğini düşünüyorsa bu yola başvurabilir. Ayrıca mağdur vekilleri, yasal temsilciler ve bazı durumlarda kanuni mirasçılar da istinaf başvurusunda bulunabilir. Ancak her halükârda başvurunun süresinde ve usulüne uygun yapılması gerekir.
Hukuk Davalarında İstinaf Süresi Ne Kadardır?
Hukuk yargılamasında istinaf başvuru süresi, kural olarak kararın tebliğinden itibaren 2 hafta olarak belirlenmiştir. Bu süre hak düşürücü süre olup, sürenin kaçırılması halinde istinaf yoluna başvurulamaz. Süre, kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesiyle başlar.
Eğer karar, duruşmada hazır olan tarafa sözlü olarak bildirilmişse, bu durum tebliğ yerine geçmez; yazılı tebligat şarttır. Tebligatın usule uygun olmaması durumunda, istinaf süresi başlamamış sayılır ve bu durum, başvuru hakkının zedelenmemesi açısından önemlidir. Başvuru süresi içinde istinaf dilekçesi ilgili ilk derece mahkemesine sunulmalıdır.
İstinaf Mahkemesi Ne Kadar Sürede Karar Verir?
İstinaf mahkemelerinde karar süresi, dosyanın niteliğine, yoğunluğa ve gerekli işlemlere göre değişebilir. Genellikle, dosya üzerinden yapılan incelemelerde 3 ila 6 ay içinde karar verilmesi mümkündür. Ancak duruşma açılması gereken hallerde bu süre daha da uzayabilir.
Bölge adliye mahkemeleri, delillerin yeniden değerlendirilmesini gerektiren durumlarda duruşma açarak tarafları dinleyebilir, yeni delil toplayabilir. Bu tür durumlar yargılamanın süresini uzatsa da daha adil bir karar verilmesini sağlar. Özellikle karmaşık ve kapsamlı dosyalarda, karar süreci 1 yıla kadar uzayabilmektedir. Ancak yargı reformlarıyla bu sürelerin kısaltılması hedeflenmektedir.
İstinafa Başvurmak Davayı Nasıl Etkiler?
İstinafa başvurmak, mahkeme kararının kesinleşmesini önler ve yargılamanın bir üst aşamaya taşınmasını sağlar. Bu süreç, adil yargılanma hakkını güvence altına almakla birlikte, kararın uygulanmasını da erteleyebilir. Örneğin, ceza davalarında istinafa başvurulmuşsa, karar kesinleşmediği için cezanın infazı başlatılmaz.
Hukuk davalarında ise, kararın icrası çoğunlukla kesinleşmeye bağlıdır. Bu nedenle, istinafa başvurmak, karşı tarafın karara dayanarak işlem yapmasını engeller. Aynı zamanda, dosyanın üst derecede yeniden değerlendirilmesi sayesinde haksız veya hatalı kararların düzeltilmesi mümkün olur. Ancak bu süreç, davanın uzamasına da neden olabilir.
İstinaf Başvurusu Reddedilirse Ne Olur?
İstinaf mahkemesi, dosyada açık bir hukuka aykırılık ya da yeniden değerlendirme gerektiren bir durum görmezse başvuruyu esastan veya usulden reddedebilir. Usulden red, genellikle süre aşımı veya eksik başvuru gibi nedenlerle olurken, esastan red kararı ise mahkemenin ilk derece kararını doğru bulması halinde verilir.
İstinaf başvurusu reddedildiğinde, karar kesinleşir. Ancak belirli koşulların varlığı halinde, bu karara karşı temyiz yoluna da gidilebilir. Örneğin, ceza davasında 5 yıl ve üzeri hapis cezası içeren kararlar istinaf sonrası temyize taşınabilir. Hukuk davalarında ise parasal sınırı aşan durumlar temyize açıktır. Temyize gidilemiyorsa, dava o noktada nihayete ermiş olur ve taraflar için bağlayıcı hale gelir.