Uzlaştırma, ceza yargılamasında mağdur ile fail arasında meydana gelen uyuşmazlığın, devletin yargılama gücüne başvurulmadan, tarafsız bir uzlaştırmacı aracılığıyla çözülmesini sağlayan bir kurumdur. Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiş olan uzlaştırma, hem yargının iş yükünü hafifletmek hem de mağdur ile fail arasında barışçıl bir çözüm sağlamak amacıyla uygulanmaktadır.
Bu süreçte failin suçu kabul etmesi, mağdurun ise anlaşmaya açık olması gerekir. Amaç yalnızca bir zararın giderilmesi değil, aynı zamanda sosyal barışın yeniden tesisi ve taraflar arasındaki husumetin ortadan kaldırılmasıdır. Uzlaştırma, gönüllülük esasına dayanır; taraflardan biri sürece katılmak istemezse, uygulamaya geçilmez. Aynı zamanda gizlilik ilkesi çerçevesinde yürütülür; tarafların beyanları, daha sonra aleyhlerine kullanılmaz.
Her suç uzlaştırma kapsamında değerlendirilmez. Uzlaştırma, yalnızca kanunen belirlenmiş suçlar için uygulanabilir. Bu suçlar iki ana grupta toplanır:
- Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar: Bu gruptaki suçlar doğrudan uzlaştırmaya tabidir. Örneğin hakaret, basit tehdit, basit yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali gibi suçlarda taraflar uzlaştırmaya yönlendirilebilir.
- Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın uzlaştırmaya tabi suçlar: Türk Ceza Kanunu’nun bazı maddelerinde bu suçlar açıkça belirtilmiştir. Bunlar arasında taksirle yaralama, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, mala zarar verme, hırsızlık, suç eşyasını satın alma, ticari sırların ifşası gibi fiiller yer alır.
Buna karşın, uzlaştırma kapsamına alınmayan bazı suç türleri de bulunmaktadır. Özellikle cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, ağır kamu zararına neden olan suçlar ve terörle bağlantılı eylemler uzlaştırmaya kapalıdır.
Uzlaştırma Süreci Nasıl Başlatılır?
Uzlaştırma süreci, suçun uzlaştırmaya tabi olup olmadığının Cumhuriyet savcısı tarafından değerlendirilmesiyle başlar. Savcı, şikâyet edilen fiilin bu kapsama girdiğini tespit ettiğinde dosyayı uzlaştırma bürosuna gönderir. Uzlaştırma bürosu, bu aşamada taraflara süreci anlatır ve uzlaşmaya istekli olup olmadıklarını sorar. Taraflardan en az birinin uzlaşma teklifini reddetmesi halinde süreç sona erer ve doğrudan yargılama aşamasına geçilir.
Tarafların sürece rıza göstermesiyle birlikte, Cumhuriyet Başsavcılığı Ceza İşleri Dairesi tarafından belirlenen uzlaştırmacı atanır. Uzlaştırmacı, Adalet Bakanlığı listesine kayıtlı, özel eğitim almış, hukuk bilgisine sahip kişiler arasından seçilir. Taraflarla birebir iletişime geçer, ihtiyaç duyulursa tarafları yüz yüze ya da ayrı ayrı dinler, çözüm yolları arar.
Bu süreç boyunca, tarafların hakları, talepleri, olası sonuçlar gibi konular hakkında bilgilendirilmesi zorunludur. Taraflar uzlaşmaya varırsa bu durum yazılı hale getirilir ve savcılığa sunulur. Savcı, uzlaşmanın hukuka uygunluğunu onaylarsa dosya kapatılır. Uzlaştırma sağlanamazsa dava süreci normal seyrinde devam eder.
Hangi Suçlarda Uzlaştırma Zorunludur?
Ceza yargılamasında uzlaştırma, bazı suçlar açısından sadece bir seçenek değil, aynı zamanda zorunlu bir prosedür haline gelmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, şikâyete bağlı olan ve uzlaştırmaya tabi tutulan suçlarda, dava açılmadan önce mutlaka uzlaştırma sürecinin denenmiş olması gerekir. Bu tür dosyalarda savcılık, doğrudan iddianame düzenleyip mahkemeye sevk edemez; önce uzlaştırma teklif edilmeli ve sürecin sonucu beklenmelidir.
Bu zorunluluk, hukuk sisteminin temel ilkelerinden biri olan “orantılılık” ilkesine dayanır. Toplum barışını sarsmayan, daha çok bireyler arası anlaşmazlıklardan kaynaklanan suçlarda devletin cezalandırıcı gücü yerine, alternatif çözüm yollarına başvurulması teşvik edilir.
Aşağıdaki suçlar uzlaştırmaya tabidir ve bu suçlar işlendiğinde, soruşturma sürecinde uzlaştırma mutlaka gündeme getirilmelidir:
- Basit tehdit (TCK m.106/1)
- Hakaret (TCK m.125)
- Kasten yaralama (TCK m.86/1)
- Taksirle yaralama (TCK m.89)
- Mala zarar verme (TCK m.151)
- Güveni kötüye kullanma (TCK m.155)
- Dolandırıcılık (TCK m.157)
- Hırsızlık (TCK m.141)
- Konut dokunulmazlığının ihlali (TCK m.116)
- İş ve çalışma hürriyetinin ihlali (TCK m.117)
- Suç eşyasının satın alınması (TCK m.165)
Zorunlu uzlaştırma kapsamına giren bu suçlar için, taraflardan biri dahi uzlaştırmaya yanaşmazsa, ancak bu durum resmi olarak tespit edildikten sonra yargı süreci başlayabilir. Bu nedenle savcılar, yargılamanın geçerliliği açısından, uzlaştırma adımının usulüne uygun şekilde tamamlandığından emin olmak zorundadır.
Uzlaştırma Görüşmeleri Nasıl Yapılır?
Uzlaştırma görüşmeleri, tamamen tarafsız bir üçüncü kişi olan uzlaştırmacı tarafından yürütülür. Bu kişiler hukuk eğitimi almış, Adalet Bakanlığı tarafından akredite edilmiş ve uzlaştırma eğitimi tamamlamış bireylerdir. Uzlaştırmacının temel görevi, taraflar arasında güvene dayalı bir iletişim ortamı kurmak ve olası bir anlaşmayı kolaylaştırmaktır.
Süreç, uzlaştırmacının taraflarla iletişime geçmesiyle başlar. Görüşmeler birebir yapılabilir ya da tarafların tercihine göre aynı ortamda yüz yüze yürütülebilir. Bazı durumlarda, taraflar birbirini görmek istemediği için uzlaştırmacı arabuluculuk rolünü üstlenir ve tarafları ayrı ayrı dinleyerek öneriler sunar.
Görüşmeler sırasında taraflara herhangi bir baskı uygulanamaz. Gönüllülük esası geçerlidir ve her iki taraf da süreçten istedikleri zaman çekilebilir. Aynı zamanda sürecin tamamı gizlilik içinde yürütülür; paylaşılan bilgiler yalnızca uzlaştırma için kullanılır ve yargılama sürecinde delil olarak değerlendirilemez.
Tarafların anlaşmaya varması durumunda, bu uzlaşma şartları yazılı hale getirilir ve her iki tarafın imzasıyla geçerlilik kazanır. Anlaşma maddeleri çok çeşitli olabilir. Mağdurun zararının tazmini, belirli bir bağışın yapılması, kamuya yararlı bir hizmette bulunulması ya da tarafların birbirlerinden özür dilemesi gibi birçok çözüm türü mümkündür. Bu anlaşma, savcılığın onaylamasıyla birlikte hukuki bağlayıcılık kazanır ve dava süreci sona erer.
Uzlaştırma Kabul Edilmezse Ne Olur?
Uzlaştırma teklifinin taraflardan biri tarafından reddedilmesi halinde, süreç derhal sona erer ve yargılamaya geçilir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaştırma, yalnızca tarafların gönüllülüğü ile yürütülebilen bir süreçtir; hiçbir taraf bu sürece zorlanamaz. Mağdur ya da failin uzlaştırmayı kabul etmemesi durumunda, savcılık iddianame düzenleyerek mahkemeye sevk işlemini başlatır.
Bunun yanı sıra, taraflar ilk aşamada uzlaşmaya yanaşabilir fakat görüşmeler sırasında fikir değiştirerek süreci durdurabilir. Bu durumda da aynı şekilde dava süreci kaldığı yerden devam eder. Özellikle failin suçu kabul etmemesi ya da mağdurun zararının karşılanmasını yetersiz bulması gibi nedenlerle uzlaştırma olumsuz sonuçlanabilir.
Ayrıca uzlaştırma teklifini reddeden taraflar, ilerleyen aşamalarda bu kararlarını değiştiremez. Teklif bir kez reddedildikten sonra, artık taraflar doğrudan yargı süreciyle karşı karşıya kalır ve mahkeme kararı beklenir.
Uzlaştırmada Anlaşma Olursa Dava Düşer Mi?
Uzlaştırma sonucunda tarafların anlaşmaya varması halinde, kamu davası açılmadan önce bu anlaşma, savcılıkça uygun görülürse dosya kapanır ve dava hiç açılmamış sayılır. Eğer dava açılmışsa, mahkeme bu uzlaşma anlaşmasını dikkate alarak davanın düşmesine karar verir. Bu durum, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda açıkça düzenlenmiştir.
Uzlaşma sağlandığında, failin yükümlülüğü olarak belirlenen edim yerine getirildiğinde, dava sona ermiş olur ve kişi hakkında mahkumiyet kararı verilmez. Bu, sabıka kaydına da olumsuz bir yansıma yapmaz. Ayrıca bu edim yalnızca maddi tazminatla sınırlı değildir. Failin özür dilemesi, kitap bağışı yapması, sosyal hizmette bulunması gibi farklı uzlaşma biçimleri de geçerli sayılır.
Mahkeme veya savcılık, uzlaşma metnini inceleyerek taraflar arasında dengenin sağlanıp sağlanmadığını değerlendirir. Eğer anlaşma hukuka ve ahlaka aykırı bir madde içermiyorsa ve her iki taraf da gönüllü olarak bu metne imza atmışsa, dava düşer ve yargı süreci son bulur.